Bel ağrısı sanılandan daha yaygın bir yakınmadır. Yurtdışındaki veriler, her 10 kişiden sekizinin en az bir kere bel ağrısı çektiğini gösteriyor. Ancak, spor ve egzersizin yaygın yapılmadığı bizim gibi toplumlarda bel ağrısı oranı daha fazladır.
Bel fıtığı bel ağrısının nedenlerinden sadece birini oluşturmaktadır. Beli zorlayacak ters hareketler ve soğuğa bağlı kas spazmı, stres, bel kayması, bel omurgasında kireçlenme, romatizmal hastalıklar, omurganın enfeksiyon ve tümörleri ile omur kırıkları gibi çeşitli nedenler bel ağrısını oluşturabilirler.
Omurgamız işlevsel olarak binadaki kolonlara benzetilebilir. Diğer bir deyişle, binadaki yükü nasıl ki taşıyıcı kolonlar taşıyorsa, vucudumuzun yükünü de omurgamız taşır. Aradaki fark, omurgamızın tek parça olmaması ve 33 omurdan oluşmasıdır. Her iki omur arasında ise bir disk yastıkçığı bulunmaktadır. Disk yastıkçıkları bir taraftan yükü emer, diğer taraftan ise farklı yönlere eğilmemize olanak sağlarlar. Ancak orta yaşlardan itibaren aşırı yüklenme ile bu sistemde aksaklıklar meydana gelir ve disk yastıkçığındaki kıkırdak parça dışarıya çıkabilir (fıtıklaşır). Jöle kıvamındaki kıkırdağın dışarıya çıkıp sinirlere bası yapmasına, bel fıtığı diyoruz.
Omurlar arası disk aralığında basıncı artıran tüm aktiviteler, yastıkçığın dışarı çıkmasına ve fıtıklaşmasına zemir hazırlar. Ağır kaldırma en önemli bel fıtığı nedenidir. Bunun yanı sıra, düşme, trafik kazaları, ters hareket yapma, uzun ve konforsuz yolculuk, beli zorlayan tenis, güreş, halter gibi sporlar da bel fıtığına neden olabilirler. Bazen uzun süreli bel ağrısı olan bireylerde hapşırma, ıkınma hatta gülme sonrası bile bel fıtığı ortaya çıkabilir.
Bel fıtığının başlıca belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Yakınmalar genelde bel ağrısı ile başlar. Bel ağrısı zaman zaman tekrarlar. Ancak ağır kaldırmayı veya zorlu bir hareketi izleyerek bel ağrısı şiddetlenir ve günler içinde ağrı kalçaya ve bacağa yayılır. Ağrı genellikle bacağın arka tarafında olup, kalçadan topuğa, hatta parmaklara kadar yayılır. Bir çok hastada, ayakta uyuşma ve kuvvet kaybı gelişebilir.
Ağır işte çalışan erkekler ile evde ağır iş yapan kadınlar daha çok bel fıtığı riski ile karşı karşıyadırlar. Bunun dışında kas yapısı iyi olmayan, kilolu ve göbekli bireyler, masa başında çalışan sekreter, bankacı gibi meslek grubu çalışanları ile öğretmenler bel fıtığı riski altındadırlar.
Her yaşta bel fıtığı olabilir. Ancak genelde hareketsiz yaşamın başladığı, sporun yapılmadığı 30’lu yaşlarda ortaya çıkar.
Bel fıtığının başlangıcında sadece bel ve bacak ağrısı olurken, fıtık büyüyüp, sinirler üzerindeki bası arttıkça, sinirlerin bası bulguları belirginleşir. Bu durumda ayakta uyuşma ve kuvvet kaybı ortaya çıkar. Bu durum, yürümede zorluklara neden olur. Çok büyük fıtıklarda her iki bacağı tutan kuvvet kaybı ve felç ile idrar ve büyük abdest kaçırma gibi ciddi sorunlara yol açabilir.
Hamilelikte bir taraftan hormonal değişiklikler nedeni ile vücudunun esnekliği artarken, diğer taraftan vucudun taşıdığı yük arttığı için bele fazladan yük biner. Bir de yüklenme nedeni ile uygunsuz duruş ve oturuşlar da bel kaslarında zorlanmaya yol açar. Özellikle önceden bel fıtığı olan hastalarda, fıtıkta artma olabilir. Ancak bu durum nadiren ciddi sorunlara yol açar.
Değildir. Omurgayı etkileyen iltihaplar, urlar, beldeki faset eklemlerinin sorunları ile kalça eklemi sorunları başta olmak bir çok hastalık bel ağrısına neden olabilir. Bu hastalıkların bir kısmında aynen bel fıtığında olduğu gibi bacak ağrısı da olabilr. Dolayısı ile belirtiler karışabilir.
Bel ağrılarının birden fazla nedeni olması dolayısı ile birçok farklı uzmanlığın alanına girebilmektedir. Ancak bel fıtığının sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi ve bu durumu taklit eden diğer durumlardan ayırımının yapılması oldukça önemlidir. Teşhiste gecikme ve yanılmalar bazen ciddi sorun ve kayıplara yol açmaktadır. Bu nedenle ilk değerlendirmede dikkatli bir nörolojik muayene zorunlu olduğundan, hastaların bir beyin cerrahı tarafından görülmesinde yarar vardır. Cerrahi gerektirmeyen hastalarda, hastanın tıbbi veya fiziksel tedavisinin düzenlenmesi için diğer branşlarla işbirliğine gidilir
Bel fıtığı teşhisi konan hastaların %95’inde operasyona gerek yoktur. Ancak belirli belirtiler ve bulgular varsa, operasyon önerilir. Bu kriterler yoksa öncelikle istirahat ve ilaç tedavisi, gerekirse fiziksel tedavi veya özel enjeksiyonlar uygulanır. Ağrının hiç bir şekilde geçmediği ve yaşam kalitesini düşürdüğü, muayene bulguları ile uyumlu görüntüleme bulgularının olduğu, duyu ve kuvvet kaybının olduğu hastalarda operasyon gerekir.
Günümüzde bel fıtığı mikroskop altında çıkarılmakta ve hastanın ağrısı geçmektedir. Bu açık ameliyattır. Bu tür ameliyattan sonra genelde hastalar bir gece hastanede kalır. Hasta ertesi gün yürütülür ve ardından taburcu edilir. Bazen de fıtığın büyüklüğü, konumu, omurlar arası aralığın yüksekliği gibi özelliklerin uygun olması durumunda, endoskopik bel fıtığı ameliyatı yapılır. Bu tür ameliyatlarda hasta aynı gün ayağa kaldırılarak taburcu edilir.
Her ameliyatta olduğu gibi, bel fıtığı operasyonlarının da riskleri vardır. Bu risklerin başlıcası operasyon yerinde kanama, iltihap, sinirleri saran zarın açılmasına bağlı sıvı kaçağı ve sinir hasarıdır. Ancak tüm bu risklerin toplamı %3-4 ‘ü geçmez.
Bel fıtığı ameliyatından sonra hastalıklı kıkırdak kısımları çıkarılır. Ancak çıkarılan miktar %30’ü geçmez. Diğer bir deyişle, kıkırdağın %70’i aralıkta kalır. Bu kalıntılar aslında işlev görmeye devam eder. Hastaların omurga sağlığına dikkat etmemeleri ve ağır kaldırmaları sonucu hastaların %4-5’inde nüks ortaya çıkar.
Bu yöntemde omurlar arası yastıkçığın hacminin azalması ve böylece sinire baskının azaltılması amaçlanır. Bu amaçla diskin içine bir iğne sokularak, iğnenin içinden radyofrekans elektrodu geçirilir. Bu elektrod sayesinde verilen enerjisi ile kıkırdağın parçalanıp buharlaştırılması sağlanır. Sonuçta, diskin hacmi %5 oranında azalır, bu da ağrının azalmasına yol açar. Bu tedavi hafif ve bazı orta düzeydeki fıtıklarda uygulanmakta ve uygun hastaların %60’ında ağrıyı giderir. İşlem toplam 10 dakika kadar sürer. Omur dışına çıkmış büyük ve serbest fıtık parçalarında uygulaması sakıncalıdır.
Farklı spor dallarının vucut ve omurga üzerindeki etkisi farklıdır. Omurga üzerinde yüklenme yapan halter ile bel omurgasında aşırı dönme ve burkulmaya yol açan tennis, masa tenisi, besket gibi sporlar, keza beli zorlayan güreş gibi sporlar omurgaya zarar verebilir, bel fıtığına zemin hazırlayabilir. Buna karşılık bel kaslarını çalıştırıan yüzme bel omurgası için idealdır. Öte yandan, 20-30 dakikayı geçmeyen kısa yürüyüşler de omurgaya fayda sağlar.
Uzun süre oturan bireyler oturdukları koltuğa, oturuş ve kalkış şekline dikkat etmeliler. Bu amaçla, beli destekleyici yastıklar mutlaka kullanılmalı. Gün içinde aralıklı olarak bel ve kalça kaslarını güçlendirici egzersizler yapılmalı. Derin ve yumuşak koltuklara oturmaktan kaçınılmalı, beli destekleyen sert sandelyeler tercih edilmelidir. Sandelyeden kalkarken, sandelyenin kollarına basarak destekli bir şekilde kalkmak gerekir. Ağır nesnelerin nasıl kaldırılacağı ve taşınacağı öğrenilmeli. Fazla kilolardan kurtulmalı, bel kasları güçlendirilmelidir. Omurganın başlıca düşmanlarının sigara, aşırı kilo, yanlış duruş - oturuş ve hareketsiz yaşam olduğu daima akılda tutulmalıdır.